Geleceğin Dalış Donanımı “Sualtındaki Duyular”

Yazı: http://www.datensklaven.de/?p=3380
Çeviri: Serkan Öznur

“Sualtındaki Duyular” Dalgıcın Rahatça Solumasını Ve Hareket Etmesini Sağlıyor

Günümüzde kullanılan dalış sisteminin sınırlarını geliştiren tasarımcı Adam Wendel gelecek için uygun olan, “Sualtındaki Duyular” isminde dalgıcın gördüğü, duyduğu, sualtında nefes aldığı, bulunduğu çevrenin bir parçası olmasına izin veren bir cihaz fikri ortaya çıkardı. “Sualtındaki Duyular” dalışın ve keşfetmenin geleceği. Dalgıca denizin karanlık derinliklerini görmesine olanak sağlayan bir LED fener bulunduran maske kısmı panoramik çevre görüşü sağlayan genişçe bir OLED ekrana da sahip. İçine OLED ekran yerleştirilmiş başlık sanki karada herhangi bir soluma cihazı olmaksızın nefes alıyormuş gibi açığa çıkan oksijenin başlık içerisinde serbestçe akışını sağlar.

Etkileşimli OLED ekran sualtı GPS haritalarına erişim sağlarken, bununla dalgıca etkin bir şekilde deniz tabiatında yön bulmasına imkân sağlar. Ayrıca OLED ekran dalgıca o anda gördüğü tüm balık türlerini, mercan ve diğer deniz canlılarını tanımlayabilen yazılım sunar. Sualtındaki Duyular ile sualtı dünyasını deneyimlemek tamamen interaktif. Üstelik, OLED ekranı oksijenin zehirleyiciliğini, azot seviyesini ve dalgıcı bilgilendirilmiş ve güvende tutmak için vücut sıcaklığını bile görüntüler.

Haptik camdan yapılan cihaz, geleceğin çekirdek teknolojisine öncülük eder. Mikroskobik büyüklükteki gözeneklere sahip optik olarak saydam bir cam, su moleküllerini dışarıda tutarken, ses dalgalarının girmesine izin verir. Ses, suda havadakinden 6 kat daha hızlı iletilir, ancak sesin nereden geldiğini kestirmek hemen hemen imkânsızdır. Haptik cam ses dalgasının yönünü kestirir, sonrasında kaynağı ve yönü OLED ekranda görüntüler.

Su sızıntısı başlığı cilde sıkıca oturtan silikon etek kısmının kullanımı ile ortadan kaldırılmıştır. Silikonun esnekliği dalgıca rahat hareketlerle keşfetmesine imkân tanır. Turuncu yan paneller açığa çıkan oksijenin dolaşımını destekler. Başlığın arka kısmı tuzlu sudan oksijen elde eden elektroliz reaktörü içerir. Solunabilir oksijen, yenilikçi bir sualtı soluma deneyimi yaratarak başlığın içerisinde dolaştırılır.

Sualtındaki Duyular, elektroliz reaksiyonunu başlatan deniz suyundan oksijeni ayrıştırmak için santrifüj mekanizması kullanan bir batarya ile çalışır. Tuzlu su hidrojen gazıyla reaksiyona girdiği alt rezervuara çekilir. Tuzlu su, sonrasında solunabilir oksijen açığa çıkaran pozitif ve negatif anot/katot ile yüklenir. İçerdeki iki cihaz oksijenin dalgıcın ağız ve burnuna dolaşımına yardımcı olur.

Dalgıç oksijeni solur ve karbondioksit verir, ki bu başlığı terk eder. Batarya ve depolanan hidrojen dalgıcı 8 saate kadar sualtında tutabilir. Sualtındaki Duyular OLED ekran ile bütünleşerek derin sularının panoramik görüntüsünü sunmanın yanında bir insanın sualtında nasıl soluyabileceğini tamamıyla değiştirmiştir.

Köpekbalıklarından Daha Tehlikeli Türler

Ülkemizde nadiren rastlanan köpekbalıkları korkulan bir sualtı canlısı olma unvanını tüm dünyada yıllardır koruyor. 1975 tarihli Jaws filminin yarattığı ve yıllardır değişmeyen bir korku var insanlarda. Dalışa yeni başlayan bir dalıcı adayının içindeki söyleyemediği korku, yüzerken kıyıdan açılmaya korkan bir gencin karşılaşmaya korktuğudur köpekbalığı. Şimdi, aslında bir anlamda köpekbalıklarının sanıldığı kadar da tehlikeli olmadığını kanıtlamak adına bazı istatistikler veriyorum. Köpekbalıkları ne kadar tehlikeli, ne kadar değil kararı kendiniz verin…

http://www.underseahunter.com/tripreports.html

Obezite, yılda 30.000 kişinin ölüm sebebidir.

Yıldırım düşmesi, yılda 10.000 kişinin ölüm sebebidir.

Trafikteyken mesajlaşma, yılda 6.000 kişinin ölüm sebebidir.

Hipopotamlar, yılda 2.900 kişinin ölüm sebebidir.

Uçak yolculuğu, yılda 1.200 kişinin ölüm sebebidir.

Yanardağ patlamaları, yılda 845 kişinin ölüm sebebidir.

Ucuzlukta alışveriş yapma, yılda 550 kişinin ölüm sebebidir.

Yataktan düşme, ABD’de yılda 450 kişinin ölüm sebebidir.

Banyo küveti, yılda 340 kişinin ölüm sebebidir.

http://travel.aol.co.uk/2012/03/20/underwater-bahamas-picture-shark-high-five-eli-martinez/

Geyikler, yılda 130 kişinin ölüm sebebidir.

Buz sarkıtları, Rusya’da yılda 100 kişinin ölüm sebebidir.

Sıcak sosis, yılda 70 çocuğun ölüm sebebidir.

Kasırga, yılda 60 kişinin ölüm sebebidir.

Denizanaları, yılda 40 kişinin ölüm sebebidir.

Köpekler, ABD’de yılda 30 kişinin ölüm sebebidir.

Karıncalar, yılda 30 kişinin ölüm sebebidir.

VE KÖPEKBALIKLARI…

YILDA 10 KİŞİNİN ÖLÜM SEBEBİDİR.

http://www.flickr.com/photos/d-petersen/5693100527/sizes/m/in/photostream/

Kaynak: http://www.buzzfeed.com/awesomer/20-things-that-kill-more-people-than-sharks-every

Derinlerden Anılar

Eski ve tecrübeli bir dalgıç, Kenan Ergüç, 1960’lı yıllardan bu yana yaşadığı sualtı maceralarını “Derinlerdeki İzler” isimli kitabında toplamış(Naviga Yayınları, 1.Baskı, Şubat 2009). Kitap profesyonel bir dalgıcın anılarından oluşan ilk Türkçe eser.

Kitabında sualtıcılığın yaygın olmadığı yıllarda dalış malzemesi temininin zorluğunu, rica minnet ödünç alınan malzemelerle dalış yapıldığını, dalış eğitiminin yalnızca iki merkezde verildiğini anlatırken, o yıllarda dalgıçların saygın ve maceraperest kişiler olarak görüldüğünü ve hatta dalışa gittiklerinde çevredeki insanların işi gücü bırakıp yardım ettiklerini belirtiyor.

Okumanızı kesinlikle tavsiye ettiğim bu kitaptaki beğendiğim adrenalin dolu anılardan birini kısaltarak veriyorum:

Derinlik Yetmiş İş Bitmiş

Dalış sayısını artırıp, ufak tefek problemleri atlatmayı becerince derinlere inme isteği dayanılmaz olur. Birbirine güvenen iki denk dalıcı badi olur ve bu riski bilinmez dalışlar başlayıverir. Böyle bir durumdayken Sedef Adası’nda arkeolojik batık olduğunu duyarak dalış planladık ve başladık hazırlığa.

Her şey tamam arkadaşın teknesi de var gittik adaya. Öğrendiğimiz kerterize attık çıpayı, dalışa geçtik, eğimi hayli fazla kum bir zemin ne taş var ne balık. “Batık göreceğiz diye daldık, taş bile yok” diye düşünürken 35 metrelerde amfora yığının gördük. Ben ilk defa sualtında amfora görüyorum hayranlıkla bakakaldım, dalışımı o görüntüyle tamamlayabilirim.

Bende fenzzy(eski tip denge yeleği) yok, Selçuk’ta var, regülatörüm istediği kadar hava vermiyor ama hedefe de 15 metre kaldı, dalışı bozacak bir durum yok kararı aldım narkozlu kafayla ve okeyi verdim badime.

Dalışa devam, 70 metreyi geçtiğimizde ortam iyice karardı, wega fenerlerle görüyoruz etrafı, tam o anda kalıntı çıkıverdi karşımıza, muhteşemdi. Battığı gibi duruyordu. Derinlik saatime baktım 75 metre, hava rezerve düşmüşçesine zor geliyordu.

Esas moralim, badime işaret vermeye çalışırken, fenerin ışığını derine doğru çevirdiğimde bozuldu 78 metredeydik ve dip yoktu, çok karanlıktı.

Bütün düşündüğüm kendimi kaybetmemem ve derinliği azaltmamdı. Derinlik saatli elimi tuttum her beş on paletten sonra kaç metre kaldı diye mücadele etmeye başladım hayatımla. Tam kurtulabileceğime odaklanırken şalter yine kapandı.(Kısa süreli bayılmalar geçiriyor)…

Derinlik saatime baktım 62 metre. Bir daha bilincim giderse geri gelmeyebilir diye düşündüm.

O anda Selçuk kolumu tuttu ve fenzzysine hava vererek benim yüzerliliğimi artırdı. Daha rahatım, yorgundum ama bayılmıyordum. Rezerv kolunu çektim hava biraz daha arttı.

Hala 45 metrelerdeydik daha iyiceydim. Bir an önce su üstüne çıkmak istiyordum.

Çık Allah çık bitmiyordu…

Badimin de telkinleriyle son irade kırıntılarımla stoplarda bekleye bekleye yükseldik. 3 metredeki bekleme de bitti. Suyun üstündeydim. Doktorun popoma vurup nefres aldığımı bilmediğim doğum anını şimdi bilinçli yaşamıştım.

Birbirimize baktık. Sıkı bir tecrübe oldu!

İyi bir badim olmasaydı, belki bu anıları yazamayacaktım.

Derleyen: Serkan Öznur